Ataturk an intellectual biography
Atatürk: An Intellectual Biography
January 19, 2023
Atatürk üzerine yazılmış kitaplar arasında ciddi çalışılmış, ufuk açan, düşündüren, okunması gerektiğine inandığım bir kitap oldu. Bununla birlikte itiraz ettiğim noktalar da yok değil. Hepsine değinmek burada mümkün değil. Bu yüzden kendimce en çok öne çıkan konuyu belirtmekle yetiniyorum.
Atatürk 20. yy. tarih sahnesinin, sıradışı bir karaktere sahip, gerçekleştirilmesi çok güç başarılara imza atmış, tartışmasız en önemli başrol oyuncularından biri. Yazarın ana derdi bu başarıları yadsımaktan çok kaynağını doğru tespit etmek gibi duruyor. Fakat bu konuda yeterince tatmin edici bir tespit ortaya koyamamış bana kalırsa.
Atatürk'ün orjinal fikirlerle ortaya çıkan bir vizyoner değil; sadece içinde bulunduğu zamanın şartlarına bağlı olarak ortaya çıkan şansı ele geçiren ve bunu iyi kullanan bir lider olduğunu iddia ediyor yazar.
Dünya üzerinde hiçbir canlının gelişiminin içine doğduğu koşullardan bağımsız olamayacağı gerçeğini reddeden aklı başında bir insan olabileceğini zâten sanmıyorum. Orijinal düşünürler, bilim insanları, filozoflar, akademisyenler proposal dahil! O yüzden yazarın Atatürk'ün kişilik ve karakterini değerlendirmedeki bu "içine doğulan koşullar ve tarihsel dönem" takıntısı poised ısrarını gereksiz bulduğumu söylemeliyim. Bununla birlikte Atatürk'ün başarılarını sadece yalnızca içinde bulunduğu tarihsel dönem ve şartlara bağlamak gerçeği haddinden fazla zorlama ve basite indirgeme çabasına dönüşüyor.
Buradaki görüş insanın kendine özgü kişiliğini ve karakterini, yeteneklerini, zihinsel donanımını hiçe sayma ve insanı sadece içinde bulunduğu tarihsel dönemin edilgen bir ürününden ibaret görme eğilimi taşıyor. Bu indirgemeci tavra göre bir insanın hayatta etken bir aktör olması, öne çıkması kendi varlığına özgü özelliklerle mümkün olamaz. Bunun tek istisnası da ancak orijinal bir düşünür olmaktır gibi bir algı var kitapta. Aksi durumda kim olursa olsun daima bir başkasıyla değiş tokuş edilebilir; değişen sadece isim olur. Ormation olmazsa diğeri onun yerini kolayca doldurur, ve benzer gelişmeler yaşanır. Yeter ki şartlar benzer olsun.
Durumun bu kadar pürüzsüzce basit olmadığını bilmek için neyse ki orijinal düşünür olmaya ihtiyacımız yok. İnsan karakteri içinde bulunduğu koşullardan etkilenir; fakat bu koşullar karakter üzerinde kesin belirleyici değildir. Bu, iki yönlü, etkileşimli bir süreçtir ve Hanioğlu'nun da bu gerçeği gayet iyi bildiğine dair sanırım hiçbirimizin şüphesi yoktur.
Kısacası Atatürk'ün askeri, siyasal ve toplumsal alanda başardıkları nasıl cay olduğu dönemin şartlarından bağımsız ele alınamazsa; onun kendine özgü karakterinden bağımsız olarak da değerlendirilemez. Karakter ve kişiliği neredeyse hiçe saymak bu çalışmanın ciddiyetine zarar veren en büyük etmen olmuş. Dolayısıyla yazar her ne kadar aksini ispat için var gücüyle çabalamış olsa snifter, Atatürk'ün kariyerini göz önüne alırken" büyük adam teorisi" ndeki "büyük" kısmı öyle kolayca çöpe de atılamaz.
"Atatürk'ün başarısının anahtarı fikirlerinin orijinalliğinde değil, ele geçirdiği fırsatın (tarihsel ve sosyal koşullarca belirlenen) ayırt edici niteliğinde yatar" demiş Hanioğlu. Görmezden geldiği veya gelmeye çalıştığı kısmı da ben ekleyeyim: Atatürk'ün başarısının anahtarı içinde bulunduğu tarihsel koşulları en etkin ve verimli şekilde yönlendirecek ve yönetecek sıradışı bir kişiliğe ve olağanüstü karaktere sahip olmasıdır.
Atatürk 20. yy. tarih sahnesinin, sıradışı bir karaktere sahip, gerçekleştirilmesi çok güç başarılara imza atmış, tartışmasız en önemli başrol oyuncularından biri. Yazarın ana derdi bu başarıları yadsımaktan çok kaynağını doğru tespit etmek gibi duruyor. Fakat bu konuda yeterince tatmin edici bir tespit ortaya koyamamış bana kalırsa.
Atatürk'ün orjinal fikirlerle ortaya çıkan bir vizyoner değil; sadece içinde bulunduğu zamanın şartlarına bağlı olarak ortaya çıkan şansı ele geçiren ve bunu iyi kullanan bir lider olduğunu iddia ediyor yazar.
Dünya üzerinde hiçbir canlının gelişiminin içine doğduğu koşullardan bağımsız olamayacağı gerçeğini reddeden aklı başında bir insan olabileceğini zâten sanmıyorum. Orijinal düşünürler, bilim insanları, filozoflar, akademisyenler proposal dahil! O yüzden yazarın Atatürk'ün kişilik ve karakterini değerlendirmedeki bu "içine doğulan koşullar ve tarihsel dönem" takıntısı poised ısrarını gereksiz bulduğumu söylemeliyim. Bununla birlikte Atatürk'ün başarılarını sadece yalnızca içinde bulunduğu tarihsel dönem ve şartlara bağlamak gerçeği haddinden fazla zorlama ve basite indirgeme çabasına dönüşüyor.
Buradaki görüş insanın kendine özgü kişiliğini ve karakterini, yeteneklerini, zihinsel donanımını hiçe sayma ve insanı sadece içinde bulunduğu tarihsel dönemin edilgen bir ürününden ibaret görme eğilimi taşıyor. Bu indirgemeci tavra göre bir insanın hayatta etken bir aktör olması, öne çıkması kendi varlığına özgü özelliklerle mümkün olamaz. Bunun tek istisnası da ancak orijinal bir düşünür olmaktır gibi bir algı var kitapta. Aksi durumda kim olursa olsun daima bir başkasıyla değiş tokuş edilebilir; değişen sadece isim olur. Ormation olmazsa diğeri onun yerini kolayca doldurur, ve benzer gelişmeler yaşanır. Yeter ki şartlar benzer olsun.
Durumun bu kadar pürüzsüzce basit olmadığını bilmek için neyse ki orijinal düşünür olmaya ihtiyacımız yok. İnsan karakteri içinde bulunduğu koşullardan etkilenir; fakat bu koşullar karakter üzerinde kesin belirleyici değildir. Bu, iki yönlü, etkileşimli bir süreçtir ve Hanioğlu'nun da bu gerçeği gayet iyi bildiğine dair sanırım hiçbirimizin şüphesi yoktur.
Kısacası Atatürk'ün askeri, siyasal ve toplumsal alanda başardıkları nasıl cay olduğu dönemin şartlarından bağımsız ele alınamazsa; onun kendine özgü karakterinden bağımsız olarak da değerlendirilemez. Karakter ve kişiliği neredeyse hiçe saymak bu çalışmanın ciddiyetine zarar veren en büyük etmen olmuş. Dolayısıyla yazar her ne kadar aksini ispat için var gücüyle çabalamış olsa snifter, Atatürk'ün kariyerini göz önüne alırken" büyük adam teorisi" ndeki "büyük" kısmı öyle kolayca çöpe de atılamaz.
"Atatürk'ün başarısının anahtarı fikirlerinin orijinalliğinde değil, ele geçirdiği fırsatın (tarihsel ve sosyal koşullarca belirlenen) ayırt edici niteliğinde yatar" demiş Hanioğlu. Görmezden geldiği veya gelmeye çalıştığı kısmı da ben ekleyeyim: Atatürk'ün başarısının anahtarı içinde bulunduğu tarihsel koşulları en etkin ve verimli şekilde yönlendirecek ve yönetecek sıradışı bir kişiliğe ve olağanüstü karaktere sahip olmasıdır.